Kamuoyunda “Urla villaları” olarak bilinen yapıların inşa edildiği alana ilişkin SİT düzenlemesinin yürütmesi mahkeme tarafından durduruldu. TMMOB İzmir İKK ve dava avukatları karara ilişkin bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Kamuoyu tarafından “Urla villaları” olarak bilinen alana ilişkin İzmir 1 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun 28.11.2013 tarih ve 200 sayılı kararının iptali ile yürütmesinin durdurulması amacıyla İzmir 2.İdare Mahkemesi’ne açılan davada mahkeme, yürütmenin durdurulması kararı verdi. Karar ilişkin TMMOB İzmir İl Koordinasyonu ile Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları tarafından İzmir Valiliği önünde ortak bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Şenyol Kocaer okudu. Kocaer, davaya ilişkin sürecin, olağanüstü baskı koşullarında yol aldığını hatırlatarak, “Davaya gönüllü hukuki destek veren TBB Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları Kıyı Kanunu’na göre herkesin faydalanmasına açık olması gereken Hacılar Koyu’na yapmak istediği inceleme gezisi, jandarmanın hukuk dışı engelleme ve yol kesmesi sonucu, saatler süren fiili gözaltı süreci ile sonuçlandı. Mahkeme keşfinin yapıldığı gün ise, yine davanın avukatlarını, davacı asilleri ve davacı meslek odası temsilcilerini taşıyan mahkeme keşif aracı, jandarmanın engellemesi sonucu, keşif mahalline alınmak istenmedi. Israrlar sonucu keşif alanına ulaştığımızda ise, bir bölük jandarma komando birliği ile karadan, sahil güvenlik botları ile denizden ‘kuşatılmış’ bir keşif alanı ile karşılaştık. Keşif alanından görüntü almamız engellendi” diye konuştu. Kocaer, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Bu olağanüstü süreç ve baskı ortamına karşın, bugün, İzmir 2.İdare Mahkemesi’nin dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verdiğini ilan etmek için karşınızdayız. İzmir 2.İdare Mahkemesi’nin 07.07.2015 tarih ve 2014/572 E. sayılı kararında; incelenen alanlarda, tarım, insan yerleşimi, hayvancılık ve spor etkinlikleri faaliyetlerinden dolayı insan kaynaklı etkilere yoğun bir şekilde maruz kaldığı, bu alanlarda meydana gelen sistematik etkilerden dolayı floristik, faunistik ve ekolojik yönlerden geri döndürülmesi mümkün olmayan sonuçların ortaya çıktığı gözlemlenerek, ekolojik yaşam dengesinin sağlanabilmesi amacıyla dava konusu parseller ile çevresinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, uyuşmazlığa konu taşınmazların içinde yer aldığı alanın bir bütün olarak sahip olduğu coğrafik, jeolojik, jeomorfolojik, hidrojeolojik, topografik, biyolojik çeşitlilik ve peyzaj özellikleri ile toprak ve arazi yapısı ve doğal bitki örtüsü gibi özellikleri dikkate alındığında, anılan taşınmazların 1. derece doğal sit özellikleri taşıdığı, bu sebeple dava konusu taşınmazların sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı olarak belirlenmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna vararak, ‘sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’ kararının yürütmesini durdurulmasına karar vermiştir.
Henüz sit derecesinin düşürülmesine yönelik dava süreci devam ederken, kaçak villalara son hamle olarak 11.02.2015 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından imar planları onaylanmış, doğal alanlarımızın yağmalanmasında el birliği ile yasallaştırma çalışmaları devam etmiştir. TMMOB’ye bağlı Meslek Odaları (Şehir Plancıları Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Çevre Mühendisleri Odası ve Jeoloji Mühendisleri Odası) ve Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları olarak konuya ilişkin dava açılmıştır.
Sit derecesinin düşürülmesi kararına yönelik açmış olduğumuz dava için alınan yürütmeyi durdurma kararının, adında koruma amaçlı ibaresi bulunan ancak koruma amacı adına herhangi bir kaygı ve karar taşımayan İmar Planlarına yönelik de verilmesini ve sonrasında da iptal edilmesini bekliyoruz.
Bu kararı, yurdun dört bir yanında devam eden doğa talanına karşı mücadele yürüten herkese ve özellikle Rize’de ismi yeşil kendi kara yola, Akkuyu’da Sinop’ta nükleer santrallere, Karaburun köylerinde RES’lere, Cudi’de, Çanakkale’de, Soma’da termik santrallere, Bergama’dan Fatsa’ya ve Artvin Cerattepe’ye siyanürle altın işletme projelerine karşı onurları ile direnenlere, Ramazan Bayramı arifesinde bir bayram şekeri olarak armağan ediyoruz.”