1 Mayıs tüm dünyada insan onuruna yaraşır yaşam koşulları, örgütlenme ve çalışma haklarına eşit erişim için; emekçilere uygulanan baskılara ve haksızlıklara karşı birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmaktadır. Ülkemizde ise emekçilerin 1 Mayıs'ı Emekçi Bayramı olarak kutlamalarına yasaklamalar getirilmekte, çalışma hayatı; emekçilerin en insani ve en temel özlük hakları da özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma ve köleleştirme süreçleriyle şekillenmektedir. Ekonomik krizin etkileri ile giderek ağırlaşan ve güvenceden uzaklaşan çalışma koşullarında işsizlik, kayıt dışı istihdam ve sömürü giderek artmaktadır. Son yirmi yıl içinde benimsenen finans ve sermaye odaklı yapılanma ve politikalar emek sömürüsüne ve insanlık onuruna yakışmayan çalışma koşullarına yol açmış, çalışma barışı sağlanamamıştır. Emekçilerin tüm özlük haklarını ve çalışma koşullarını güvence altına alması gereken hukuki ve kamusal denetim özel sektöre devredilmiş; örgütlenme ve grev hakları kısıtlanmış; taşeron işçi istihdamı kalıcı hale getirilmiş; kıdem, ihbar tazminatı ve iş güvencesi ortadan kaldırılmış; işçilerin kiralanmasının, yoksullaşmasının, işverenlerin iş cinayetlerinin sorumluluğundan kurtarılmalarının önü açılmıştır. Nitelikli mimarlık ve planlama hizmetlerine erişim engellenirken; niteliksiz, yetersiz ve eşit olmayan mesleki hizmet yasallaştırılmış, mesleki hak ve yetkiler kısıtlanmıştır. Tüm dünyada ve ülkemizde hızla yayılan Covid19 salgını ve çok yönlü kriz koşullarında dahi iktidar sermaye grupları ile işverenlere yönelik kolaylaştırıcı ve destekleyici uygulamaları yürürlüğe sokmuş, çalışanları gerekli önlemlerin alınmadığı güvencesiz ortamlarda çalışmaya zorlayarak üretimin ve ticaretin devamlılığını esas almıştır. Bugüne kadar; sağlıklı çalışma koşullarının oluşturulmasına, çalışan, işsiz ve yoksul yurttaşların salgından korunmalarına yönelik yeterince önlem alınmamış; salgın sürecinde işten çıkarmaların yasaklandığı iddiasıyla çalışanların iş güvencelerini, ve kıdem tazminatlarını ortadan kaldırarak yoksulluğa mahkûm eden, işverenleri ise yükümlülüklerinden kurtaran yasal düzenlemelerle kriz koşulları fırsata dönüştürülmüştür. Emeğe dayalı ve işgücünün yoğun olduğu inşaat sektöründe; salgın sürecinde yapıların hızla tamamlanması baskısıyla denetim ve güvenlik önlemleri yok sayılarak, kamu ve özel sektörde yapı üretiminin sürdürülmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı genelgesi ile inşaat sektöründe sermaye grupları ve işverenler desteklenmiş, şantiyelerde ve yapı denetim alanında sokağa çıkma yasağı kapsamında kalan çalışanların ve meslek mensuplarının işten çıkarılmaları veya istifa etmeleri istenmiş, iş güvenceleri ortadan kaldırılarak, işsiz kalmalarının önü açılmıştır. Asgari çalışma ortamı sağlanmayan, yeterli iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı salgının yayılmasında yüksek risk taşıyan şantiyelerde ve denetim alanlarında çalışan emekçilerin, mimar ve mühendislerin çalışma koşulları her geçen gün ağırlaşmaktadır. Devlet, çalışanların yaşam standartlarını yükseltmek, çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemek ve çalışma barışını sağlamak için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Çalışma koşulları; nitelikli, eşitlikçi, özgürlükçü, adil ve insanlık onuruna yaraşır bir yaşam sağlamak üzere düzenlenmelidir. Yaşamsal ve zorunlu kamu hizmetleri dışındaki yapı üretim süreçleri durdurulmalı, hastalığa yakalanma riski yüksek meslek grupları ve tüm çalışanlar idari/ücretli izin kullanmaları sağlanarak yaşam hakları korunmalıdır. Mimarlar Odası olarak; tüm çalışanların ve meslektaşlarımızın sağlığı için gerekli önlemlerin ivedilikle alınması gerektiğini; emekçileri güvencesizlik, yoksulluk, işsizlik, sömürü ve ayrımcılığa terk eden sermaye odaklı politikalara karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi vurguluyoruz.
İnsan onuruna yaraşır demokratik, özgür, emekten ve emekçiden yana olan, çalışma ve yaşam koşullarının sağlandığı güvenli, sağlıklı ve barış içinde bir gelecek dileğiyle 1 Mayıs Emek, Mücadele ve Dayanışma Gününü kutluyoruz.
TMMOB MİMARLAR ODASI