Ülkemizde yaşadığımız en yıkıcı depremlerden biri olan “Kahramanmaraş Merkezli 6 Şubat Depremleri”ni takip eden 3-4 gün sonunda ancak başlatılabilen yardım sürecindeki organizasyon sorunlarını büyük bir kaygı ile takip etmiştik. Depremin başından beri yaşanılan bu organizasyon sorunları bölge halkının sıkıntılarını çözmeye, tarihi ve kültürel miraslarımızı korumaya ve kentlerimizin yeniden kurulmasına yönelik atılan adımlarda da devam ettiği görülmektedir. Bu adımların bilgi ve beceriden yoksun olarak atıldığını bölgedeki gözlemlerimizde tespit ederek kamuoyu ile paylaşmıştık. Bu süreçte gerçekleşen bakan değişikliklerinin büyüyen sorunları çözme konusunda hiçbir şey ifade etmediğini, konulara yaklaşım biçiminin tamamen değiştirilmesi gerektiğini dün olduğu gibi bugün de ifade etmekteyiz.
Bir kere daha vurgulamak gerekir ki; ülke tarihinde önemli bir yeri olan, çok kültürlü, çok dilli, tarihi ve kültürel miras açısından oldukça zengin olan Hatay ve çevresinde planlama yapmak zahmetli ve bir o kadar da zor bir süreçtir, dolayısıyla aşağıdaki uyarılarımızın dikkate alınması ile katkıda bulunabileceğimizi ifade etmek isteriz.
Yıkılan bir tarihi kentte planlama bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bu kapsamda ilgili bakanlıklar, üniversiteler ve ilgili birimleri, meslek odaları, yerel yönetimler ve kentin kullanıcılarının birer paydaş olarak dâhil olduğu, katılımcı ve şeffaf bir sürecin işletilmesi ile doğru bir planlama süreci yürütülebilir.
Hatay ve çevresinde ise süreç bilimsel planlama ilkelerine aykırı olarak yönetilmektedir. İlgili bakanlık, hiç de yabancı olmadığımız şirketlerden birinin vakfı üzerinden, pilot bölge adı altında küçük bir bölgede planlamayı başlatmış iken; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanından öğrendiğimiz üzere Hatay’ın tüm bölgelerinde 140.000 adet konut yapmak için 6 adet firma üzerinden, ihalesinin nasıl ve hangi şartlarla yapıldığı belli olmayan, adrese teslim yöntemlerle dağıtımı gerçekleştirilmiştir. Bu kapalı süreç kamuoyuyla bir başarıymış gibi paylaşılmıştır. Sürecin bilime ve tekniğe uygun yürütülmemesi ve olağanüstü koşullar nedeniyle daha önceleri kadük hale getirilmiş mevzuata dahi uygun yürütülmemesi, gelecekte Hataylıların yaşam kalitesi açısından başka sorunlar ortaya çıkaracaktır.
Hatay’a ve tüm bölgelerine dayatılan bu TOKİ projelerini, Hatay’ın yüzlerce yıldır oluşturulmuş yaşam tarzı ile uyumsuz ve kimliksizleştirilmesine yol açacak bu planlamaları kabul etmiyoruz. Hatay’ın yanı sıra depremden etkilenen diğer illerimiz için de aynı kaygıları taşıyor ve yanlışlardan dönülmesi için bir kez daha uyarıyoruz.
Yapılan bu ihalelerin derhal iptal edilmesini, yapılacak olan planlamanın tüm aşamalarının şeffaf, katılımcı ve bilimsel verilerin ışığında gerçekleştirilmesini bekliyor ve talep ediyoruz.
TMMOB MİMARLAR ODASI
MERKEZ YÖNETİM KURULU