İzmir Mimarlık Merkezi Cansu Pelin İşbilen’in “Güneşlenme Süresi” Sergisine Ev Sahipliği Yapıyor

İzmir Mimarlık Merkezi Cansu Pelin İşbilen’in “Güneşlenme Süresi” Sergisine Ev Sahipliği Yapıyor

TARİH: 25 Eylül 2018

İzmir Mimarlık Merkezi, mimarların farklı disiplinlerle ilişkilenen çalışmalarına yer vermeye devam ediyor. 24 Eylül 2018 günü Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Yedek Üyesi Cansu Pelin İşbilen’in “Güneşlenme Süresi” adlı sergi açılışı gerçekleştirildi. Hollanda’da, yedi aylık sürede farklı kentlerde geçirdiği gündelik yaşamının bir parçası olarak izlenimlerini kayıt altına alan İşbilen’in sergisi 7 Kasım 2018 Pazar gününe kadar görülebilir.

 

Kamusal alanın sona erip özel alanın başladığı, birbirinden ayrı şekillerde tanımlanmış bu iki bölgenin üst üste binip yeni ara alanlar ortaya koyduğu farklı durum ve dinamikleri kovalayan Cansu Pelin İşbilen, Güneşlenme Süresi’nde “bireylerin egemenlik alanları” olarak adlandıran çerçevede, kullanım pratikleri ile tanım değiştiren mekanların altını çiziyor.
“Kent bireylerden olu
şur. Bireylerin özel alanları vardır. Oysa kent kamusaldır.” Bu çelişkili tanımlar yeni bir coğrafya ve kültürle tanışırken, yarı-kamusal ve yarı-özel alanların arayışı ile sokak ölçeğinde daha da belirginleşiyor. Hollanda’da, yedi aylık sürede farklı kentlerde geçirdiği gündelik yaşamının bir parçası olarak izlenimlerini kayıt altına alan İşbilen, kentlilerin kendilerini estetik bir işgal ile kamuya sergilediği sokak mobilyalarını mercek altına tutuyor.
Tamamen öznel bakı
ş açısıyla, gözün gördüğü perspektiften, gün içerisinde karşılaşğı haliyle izleyiciye sunulan bu bireysel oturaklar, biçimsel olarak Becher’lerin su kuleleri gibi “düz” bir estetik anlayışı ile tam karşıdan, tarafsız ve fotoğrafçının duygusal yorumundan yoksun bir şekilde ele alınmış bir anlatıya göz kırpıyorlar. İnsan faktörünü de figüratif anlamda kadrajdan çıkartan seri, fotoğrafçının aksine fotoğrafla belgeleme pratiğini kişiselleştiren yaklaşımı ile izleyiciyi tamamen işle baş başa bırakıyor; kişinin obje ile kişisel ilişki kurabileceği bir tanıklık yaratıyor.