Fotoğraf: gercekhaberci |
LEYLA BİLGİ/ GERÇEK HABERCİ-Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanında kömür madeni kurmak için doğada yıkım başlatan Limak’ın patronu Ebru Özdemir’e tepki gösteren ve ağaçları korumak için mücadele veren Akbelen köylüleri direnmeye devam ediyor.
Fotoğraf: gercekhaberci |
İzmir’deki Sivil Toplum Kuruluşları da ortak bir çağrı yaparak köy halkının yanında yer almak üzere Akbelen’e gitti. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Türkiye’de bu tür sorunları yaşamaktan bıktıklarını ve doğanın yalnızca tahrip edilerek bir gelir kaynağına dönüştürülmesine karşı olduklarını dile getirerek şu sözleri söyledi:
“Bir kere Türkiye’de bu sorunları yaşamaktan yıldık. Çünkü başka çözümler, farklı alanlar, yeni projeler üretmek yerine en kolayı doğanın içindeki yerleri tahrip ederek kısa zamanda gelire dönüştürecek projeler olarak görülüyor. Türkiye’ye bunu kaçıncı defa izleyecek, aynı sahneyi, aynı filmi. O nedenle Türkiye’nin artık doğal coğrafyasını yok edecek hiçbir görüşmenin mantığı olmadığını çok iyi biliyoruz. Kaldı ki bu tür büyük projeler de daima soru işaretleriyle dolu. İşte bilirkişiler toplanıyor, beğenilmiyor tekrar bilirkişi toplanıyor ve 5. defa bilirkişi toplanıyor. Yani bütün bilimsel gerçeklikler sonuna kadar zorlanıyor. Biz her zaman onu söylüyoruz. Birçok alandan para kazanabilirsiniz ama doğayı tahrip ettikten sonra geri dönüş yok. Hiçbir vicdanlı insan buna izin vermemeli. O nedenle sonuna kadar da oradaki halkın yanında olacağız.”
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, siyasi isimlerin sessiz kaldıkları sürece bu doğa yıkımına aslında bir nevi onay verdiklerini vurgulayarak, “Ama doğa intikamını alıyor. Ama sorun şurada; Doğa onlardan değil en mazlumdan alıyor intikamını çünkü doğal felaketleri biz çekiyoruz sonra. Bu siyaseti doğru bir şekilde yapmıyorlar demektir. Çünkü siyaset demek sadece bu günü kurtarmak değildir. Siyaset, ülkenin, toplumun geleceğini şekillendirme çabalarıdır aslında.” Şeklinde konuştu.
Dilek Gappi, Akbelen Ormanı ve benzer doğa katliamlarının durdurulması için vatandaşların bilinçlenmesi gerektiğini söyledi. Gappi, konuşmasının sonunda doğa yıkımlarının bedelinin para olmamasına dikkat çekerek, "Ne sadece karşı çıkmak için karşı çıkılmalı, ne de destek vermek için sadece destek verilmeli. Mesele bilimsel olarak biraz daha sorunların farkında olmak. Vatandaşlarımızın basında çıkan araştırmaları, sizlerin yaptığı haberleri çok iyi takip edip gözlemlemelerini tavsiye ederim. Orada olsunlar ya da olmasınlar, doğanın tahrip edilmesinin bedelinin parayla olmayacağının herkesin farkında olması gerekiyor. Bütün Dünya bozuldu zaten. Ekonomik olarak bazı gerçeklikler vardır ama bu gerçeklikler iktidarların hemen günübirlik politikalarına kurban edilmemeli.” İfadelerini kullandı.
Fotoğraf: gercekhaberci |
ODTÜ Derneği Başkanı Özgür Topaç, Türkiye ve Dünya’nın şu anda çok ciddi anlamda doğal kaynaklarını koruma konusunda sıkıntılar yaşadığını belirterek, “Gerek küresel ısınma gerekse insan eliyle yapılmış pek çok etki doğayı tahrip etmek üzerine kurgulanmış durumda. Bunun son örneklerinden birisi de Akbelen Ormanı. Orada organize olarak bir doğa katliamı görüyoruz ve bu konuda çalışan hem köylülerin hem de doğa hayat savunucularının desteğe ihtiyacı olduğunu çok net şekilde gördük. Orada canla başla çalışan vatandaşlarımızın sesinin duyurulması gerekiyor. Çünkü doğa kaynaklarının korunması o bölgenin sorumluluğuna bırakılmayacak kadar önemli. Bu yüzden biz İzmir’deki farklı sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek, üyelerimizi de aktive ederek o bölgeye intikal edeceğiz. O bölgedeki vatandaşlarımıza destek vereceğiz ve aynı zamanda da bir kamuoyu oluşturarak bu yaptığımız kısa çaplı da olsa kamuoyunda etki yaratmasını daha geniş kitlelere ulaşmasını ve onların da harekete geçmesini istiyoruz. Doğal kaynakların korunması yöredeki vatandaşlarımızın inisiyatifine bırakılmasından çok daha büyük destekler gerektiriyor. Bu sebeple biz İzmir’deki farklı Sivil Toplum kuruluşları bir araya gelerek Akbelen Ormanının korunmasına destek vermek istiyoruz. Oraya gidiş amacımız sadece oradaki vatandaşlarımıza moral desteği vermekle sınırlı değil aynı zamanda biz bu hareketimizle kendi üyelerimizden başlayarak daha geniş kitlelerle farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. İleride olacak bütün doğa katliamlarına karşı duyarlılıklarının artması üzerine de çalışıyoruz.” dedi.
Özgür Topaç, bütün siyasi partilerin her türlü doğanın veya kendini savunamayan canlıların savunucusu olması gerektiğini vurgulayarak, “Buradaki durum da aslında bundan farklı değil. Siyasetten bağımsız olarak herkesin kurumsal ve bireysel olarak herhangi bir canlının hayatına kast edilmesi durumunda tepki vermesi gerekiyor. Elbette ki partilerin ve siyasi kişiliklerin desteği çok önemli olsa da biz olumsuz tüm eksiklikleri kendi tutumumuz, fikrimiz ve ortak aklımızla gerekli tepkiyi verebileceğimizi düşünüyorum. Ama siyasilerin desteği olsa hayat çok daha kolay olacak ve tüm tepkiler tam anlamıyla yerini bulabilecektir.” İfadelerini kullandı.
Yalnızca siyasilerin değil Türkiye’de yaşayan bütün vatandaşlara seslenen ODTÜ Derneği Başkanı Özgür Topaç, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“Öncelikle doğamıza, çevremizde ekolojiye çok fazla dikkat etmek durumundayız. O bölgede veya herhangi bir bölgede yaşanan doğa olaylarına karşı çok hızlı tepki vermemiz gerekiyor. İkiz Köy halkına, o bölgede şu anda doğal yaşamı savunan tüm savunuculara başarılar diliyorum davalarında. Eminim ki sadece Akbelen ormanında değil, Türkiye’mizin herhangi bir yerinde katliama uğrama olasılığı olan bütün doğa güzelliklerimizi koruyabiliyor olacağız. Hiç kimse doğal kaynaklarımızı bizim ve gelecek kuşaklarımızın elinden almayı kesinlikle almayı hak etmiyor. Biz de ODTÜ Ege Mezunlar Derneği olarak bu aşamada tüm adımları atmaya açığız.”
Fotoğraf: gercekhaberci |
Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı İlker Kahraman, iklim değişikliğiyle karşı karşıya kalınan bu günlerde ağaçların kesilmesi gibi bir yanlışın karşısında olduklarının altını çizerek, “Bizim itirazımız buna. Akbelen Ormanı çok eski, köklü bir orman 740 dönümlük bir alan. Türkiye Paris İklim anlaşmasını imzaladı ama meclisten geçilmeyerek uzun bir süre beklettiği için meclisten de geçti. Kömürle ilgili kısmı çözebilmek için termik santrallerle ilgili bir yaklaşım gerçekleştirmek durumundayız. Bizim gelecek vizyonumuz, planımızla da ilgili çok büyük çelişkiler barındırıyor. O alanda aslında çıkacak kömürün rezervinin de dört yıllık bir rezerve olduğu konuşuluyordu alanda. kömürün kalitesinin de çok iyi olmadığı, kalori değerinin iyi olmadığı konuşuluyordu. Şimdi, kömürün kalori değeri iyi değil. Dört yıl sonrasında orasının terk edilmiş halde, cehennem çukur dedikleri halde bırakacak bu maden sahası yetkilileri.” sözleriyle ağaçların kesilmesine tepki gösterdi.
İlker Kahraman, Akbelen Ormanını korumak için siyasilerin de desteğine ihtiyaç olduğunu belirtti. Yetki sahibi çalışanların zaman zaman çıkan orman yangınlarını söndürmek yerine ağaçları kesmeye devam ettiklerini söyleyerek şu ifadelere yer verdi:
“Burada bir araya gelmeyeceksek nerede bir araya geleceğiz? Tam olarak yapılanın hiçbir şekilde elle tutulur bir yanı yok. Biz alandayken bir tır dolusu su gönderildi. Güvenlik güçleri suyun içeri girmesine izin vermediler, sudan korktular. Oradaki herkes ülke doğa sevdasıyla çabalarken bizleri mecliste temsil eden insanların bizim yanımızda yer almaları gerekir. Bizim yanımızda yer almamaları çok akla hayale durgunluk veren bir sonuç çıkartıyor karşımıza. Ama gelenler oldu Yeşil Sol Parti milletvekilleri geldi. Onlara da çok sert müdahalelerde bulunuldu.6’lı masanın tüm liderlerinin Akbelen’e gelmesi gerekirdi. Onların meclis umurunda değil gördüğümüz kadarıyla. Başlarına gelecek şeyin ne olduğunu bilmedikleri için daha vakit var gibi görüyorlar aslında hiç vakit yok. Ormanı koruyan halk, ormanı kesen Orman Genel Müdürlüğü. Herkesin burada ormanı korumaya destek olması gerekir. Bu Orman Genel Müdürlüğünü de kapsar, oradaki Jandarmayı, askeri ve polisi de kapsar. Orada bir orman yangını çıktı. Orman yangınına da ormanı kesen arkadaşların müdahale etmesi gerekir. Orman Bölge Müdürlüğünde çalışan arkadaşlar ormanı kesmekle uğraştıkları için yangına müdahale edemediler. Gördüğümüz kadarıyla siyasi muhalefet şu anda herhangi bir şeyi sahiplenmekte çok zor durumda. Elektrik Mühendisleri Odasının ortak bir raporu var. Bu rapora göre; bu elektrik şebekesi sisteminin işlevliği dursa bile Muğla ilini, Ege Bölgesini ve tüm Türkiye’deki sistemi olumsuz etkilemeyecek bir yaklaşımdır bu.”
Fotoğraf: gercekhaberci |
İzmir Kent Konseyi Başkanı Nilay Kökkılıç, 2021 yılında Türkiye’de 53 ilde ortaya çıkan 299 orman yangınını yeniden gündeme getirdi. Hayvanların can verdiği, 8 kişinin hayatını kaybettiği ve 150 binden fazla hektar orman alanının yok olduğuna dikkat çeken Kökkılıç, şu ifadeleri kullandı:
“Akbelen sonuçta bir ormanlık alan ve geçen yıllarda da biliyorsunuz çok fazla ormanlık alanlarımızı kaybetmiştik. Bir termik santral için, her ne sebeple olursa olsun ormanlık alanlarımızın kullanılmaması gerektiğini söylüyoruz. Ormanlık alanlarımızın daha da korunması ve yok edilmemesi noktasında bir yaklaşımımız var sivil toplum olarak. Bu anlamda tabii ki kalbimiz orada. Biz o bölgede, termik santral yapımında ya da her ne sebeple ormanlık alanlarımıza giriliyorsa bundan vazgeçilmesi yönüne bir talebimiz olabilir. Bununla ilgili yetkililerin tasarrufta bulunmasını bekleriz ki bu hukuken her zaman mümkündür. Halkın sesinin yetkililerce duyulması gerekir. Sonuçta toplantı hakkı, gösteri ve yürüyüş hakkı biliyorsunuz anayasal haktır. Hem yerel hem de merkezi hükümet halkın taleplerini, halkın düşüncelerini, halkın görüşlerini dikkate almaları gerekir.”
Fotoğraf: gercekhaberci |
Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi Başkanı Nazlı Kayı, ormanlık alanların ticari rant amacıyla kullanılmaması gerektiğine dikkat çekerek, “İzmir’deki Sivil Toplum kuruluşlarıyla birlikte bir farkındalık yaratabilmek için, birlikte olmak, onların yanında olmak ve sesleri yükseltebilmek çok kıymetli. Aynı zamanda Grup Dost Yürek Akbelen Ormanına ithaf ettikleri ‘Ağaçlara Şarkı Söyleyen Kadınlar’ şarkıları da var. Orada köy halkına destek de olacağız. Burada da kadınlar çok ön plana çıktı. Tabii ki kadın erkek birlikte gideceğiz ama bu anlamda bir kadın grubuyla destek olmakta anlamlı olacak. Bu herkesin sesini çıkarması gerektiği bir konu çünkü zaten küresel ısınma, yangınların artması, Dünya’nın geldiği durum ortada. İnanların siyasi ve politik duruşunun buna bağlı olmaması gerekiyor. Buna doğa gözüyle insani anlamda bakmak gerekiyor. Sesimizi çıkarmadığımızda bu süreçler işlemeye devam ediyor. O yüzden hem halkın, hem Sivil Toplum Kuruluşlarının hem de siyasilerin birlikte olup bu sesi çıkartıp bu işi durdurması gerekiyor” şeklinde konuştu.