Sevgili dostlar,
Değerli basın mensupları,
6 Şubat 2023 ‘te Kahramanmaraş merkezli olarak yaşanan depremler serisi sonucu , şu ana kadar , 35.418 can kaybı ve 105.505 yaralı depremzedemiz vardır. Hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve tüm halkımıza başsağlığı dileriz.
Yaralılarımıza , acil şifalar dileriz..
Bu deprem sonucunda 74 avukat ,81 hekim, çok sayıda sağlık emekçisi ve enkaz çalışmalarında görev yapan çok sayıda teknik personel yurttaşımız hayatını kaybetmiştir.
Bu hepimiz için çok büyük bir yıkımdır . Tekrar başsağlığı dileriz.
Depremin ilk anından itibaren ilk önemli iş akışı , enkaz altında kalan yurttaşların kurtarılması ve yaralıların , hızla acil tedavisi ve daha sonraki tedavilerinin planlanmasıdır. Maalesef depremin gece olması , çok soğuk bir iklimde olması , enkaz altında kalan çok sayıda yurttaşımızın hayatını riske sokan faktörler olmuştur.
Ancak burada esas ; enkaz altında kalan yurttaşlarımızın çok kritik olan ilk 24-48 saat içinde kayıplarının artmasındaki ana neden, müdahalenin gecikmesidir.
Daha önceki depremlerden çok büyük kayıpları azaltan , kurtarma , tedavi ve depremzedeleri hayatta tutma sürecinin organizasyonunda rol alan , Silahlı Kuvvetler ve Kızılay gibi iki temel kamu kuruluşunun , lojistik , arama , kurtarma , istihkam , barınma , aydınlatma , temiz su temini , açlıkla mücadele , soğukla mücadele , hijyenik ortam yaratma , yol onarımından , ulaşıma , mobil mutfaktan mobil ameliyathaneli sahra hastanelerine kadar görmekte olduğumuz ilk 24 saat örgütlenmesi bu depremde görülememiştir. Zira bu iki önemli yapı , üstelik askeri hastaneler de dahil olmak üzere , pasifize edilmiş ve içleri adeta boşaltılmıştır.
Tek elden hizmet versin diye organize edilmiş AFAD ise , hem bölgedeki lojistik yapılarının kaybedilmesi hem de 7000 civarındaki çok yetersiz sayıdaki , eğitimsiz ve toplanması çok zor eleman havuzu ile bugün hala , bazı deprem alanlarına ulaşamamış görünmektedir ve Kızılay zaten sahada yoktur.
Bu durum yıllarca , denetimsiz yapılaşma için her türlü fırsatı siyasi rant uğruna yaratmış olan iktidarın, çok büyümesine yol açtığı bu afetle , yurttaşları günlerce baş başa bıraktığını gördük.
10 ilimizin merkezlerinde, ilçelerinde, köylerinde meydana gelen büyük yıkımlar, hasar gören yollar, çöken altyapı hizmetleri ile karşı karşıyayız.
Yalnızca kayıplarımızın acısıyla boğulmuyoruz. 21. yüzyılın ilk çeyreğinin bitimine yakın yaşadığımız bu trajedi, tanık olduğumuz çaresizlik ve bu çaresizlik içinde çırpınan insanların haykırışları karşısında nefes almakta zorlanıyoruz.
Bizler; meslek örgütleri, sendikalar, sivil inisiyatifler, duyarlı yurttaşlar, bu büyük yıkım karşısında, sınırlı güçlerimizle hızlı bir şekilde harekete geçtiğimizde, başka bir çaresizliğin, acizliğin tanığı olduk. Devletin çok övülen, vergilerimizden aktarılan büyük miktarda kaynaklarla yapılandırılan, her türlü afete hazır olduğu söylenen kurumlarının, afet sonrasına ilişkin örgütlenmesinin aslında kumdan bir kale, kağıttan bir kaplan olduğu gerçeğiyle yüzleştik.
6.Şubat pazartesi günü saat 12.00 de İzmir Tabip Odasında , Tüm Emek ve Demokrasi Güçleri , Sağlık Platformu , Dernekler , Sendikalar , İzmir Kent konseyleri Birliği, Siyasi Parti temsilcileri bir araya gelerek bir koordinasyon oluşturdular ve hızla , görev bölümü yaparak , “ İzmir Deprem Kriz Koordinasyon Kurulu “ oluşturdular. Bu Kurul , sürekli toplantılar ile , İzmir bazında , bölgeye , her türlü yardımın en hızlı ve etkin şekilde ulaştırılmasında rol aldı ve esas olarak da , İzmir Büyük Şehir Belediyesi ile koordineli bir şekilde bugüne kadar , 141 TIR , 115 Kamyon ,3 Uçak ve 7 gemi , bölgeye gönderildi.
Bu organizasyonda İzmir Tabip Odası., 400 dolayında gönüllü sağlık görevlisi ile TMMOB’ a bağlı oda üyelerinden çok sayıda konunun uzmanı teknik personel enkaz çalışmalarında yer almıştır, İzmir Barosu yüzlerce gönüllü avukatlarıyla, KESK 15 noktada kriz merkezleri ve yardım çadırları ile yine bir çok DKÖ İzmir’de bölgeye gönüllü olarak akın etmiştir.
6 Şubat 2023 tarihinden bugüne bölgede bulunan gönüllülerimizden gelen bilgiler ile oluşturulan ihtiyaç listeleri İzmir’de gönüllülerin katkıları ile birçok merkezde toplanmış ve bölgeye gönderimi sağlanmıştır.
Tepekule Kongre Merkezinden, 8 binek araç, 6 tır olmak üzere 15 sefer, Fuar İzmir’den 6 tır, Manisa ve Aydın ‘dan 1 tır ile 25 tır malzeme ile malzemelerin gönderimi yapılmıştır. Bölgeden gelen ihtiyaç bilgilerine göre her gün güncellenen listeler İzmir Deprem Koordinasyonu sosyal medya hesaplarından paylaşılmakta, gelen malzemeler Tepekule Kongre Merkezinde toplanarak gönderimi devam etmektedir.
İzmir e en az 400.000 dolayında göç olacağı öngörülmektedir ve başta gelenlerin sağlık durum tespiti , barınmaları ve bölgesel bulaşıcı hastalık trafiği gibi ve psikolojik destek gibi çok farklı alanlarda önleyici ve sağaltıcı sağlık hizmetlerine de lokal olarak destek verilmektedir. Verilecektir.
Felaketin ilk günlerinde, yardım götürdüğümüz yerlerde devlet kurumlarını göremedik. Depremin beşinci gününde hiçbir arama kurtarma ekibinin ulaşmadığı sokaklarda, ümitsizce enkaz altındaki yakınlarını bekleyen, elleriyle beton kütlelerini kaldırmaya, yıkıntıları kazmaya çalışan insanların acısına, çabasına ortak olduk, seslerini duyurmaya çalıştık.
Depremin dokuzuncu, onuncu günlerinde hâlâ enkaz altından sağ kalmayı başarabilmiş insanlar çıkarılırken, arama kurtarma çalışmaları göstermelik olarak çok az yerde ve sınırlı noktalarda devam etmekte ve enkazlara iş makineleriyle girilerek yaşam umutları sonlandırılmaktadır.
Bir yandan arama-kurtarma faaliyetleri devam ederken, deprem bölgesinde geçici barınma alanlarının oluşturulması, hasar tespit çalışmaları, hasarlı binaların boşaltılması, yıkım işlemleri ve enkaz kaldırma çalışmalarının yürütülmesi gerekmektedir. Tüm bu çalışmalar bütününde yurttaşlarımızın yaşam hakkı, barınma, güvenlik, sağlıklı güvenli gıda ve suya erişim gibi insani ihtiyaçların yönetilmesi süreci yaşamsal öneme sahiptir.
Bölgede en kritik ilk saatlerden itibaren başlayan koordinasyonsuzluk, AFAD ın yetersizliği, gelen yardım ekiplerinin durdurulması binlerce vatandaşımızın yaşamına mal olmuştur. Geçen 9 günlük süre içerisinde durum değişmemiş, depremin acıları ve kayıpları ne yazık ki bu kurumların yapmadıkları görevleri nedeni ile çok daha büyük rakamlara ulaşmıştır.
Ülkemizde daha önce yaşanan felaketlerin ardından, toplanan gıda malzemelerinin depolarında çürüdüğüne şahit olduğumuz, liyakatsiz, yandaş kişilerin yönetiminde olduğu AFAD ve Kızılay’ın, sivil yardım faaliyetlerini sekteye uğrattığı, bölgeye gönderilen yardım malzemelerine el konulduğu, ilan edilen olağanüstü hal koşullarında mülki amirlerin, emek meslek örgütlerinin gönüllü duyarlı vatandaşların yardımlarına dün Pazarcık’ta olduğu gibi kayyum atayarak el koyduğu, yardım çağrısı yapanların gözaltına alındığı bir süreçteyiz.
Üstelik bizler emek meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri olarak özellikle yardımın hiç gitmediği noktalara, köylere mezralara yardım ulaştırmaya çalışıyoruz. Devlet ise vatandaşın gönüllü yardımlarına el koyduğu gibi bunları ayrımcılık yaparak ve açıkça siyasileştirerek dağıtmaya çalışmaktadır. Zaten bu nedenle de vatandaşın devlete güveni kalmamıştır. Dolayısıyla vatandaşın gönüllü yardımlarına, emek meslek örgütlerinin demokrasi güçlerinin topladıkları yardımlara kayyum atanmasını kabul etmiyoruz. Yardımları engelleyen kayyum atamaları derhal durdurulmalıdır. Devletin görevi yardımları durdurmak olamaz, tam aksine yardım faaliyetlerine yardımcı olması en doğal ve acil olanıdır. 3 Gün boyunca vatandaşını enkaz altındayken seyirci kalan devlet ortada olmayan devlet oraya zar zor AFAD ekipleri gönderebildiğinde ilk yaptığı iş OHAL ilan etmek oldu.
Ohal ilanı, yardımlara el konulması, arama kurtarma faaliyetlerinin durdurulması ve koordinasyon merkezlerine kayyum atanması ile devam eden süreçte önceliğin yaşamsal olmadığı çok açıktır.
OHAL artık neredeyse haritadan silinen deprem bölgesindeki kentlerimize değil, ülkenin tümüne hepimize , bölgeye gönüllü bir şekilde yardım ulaştırmaya çalışan vicdan sahibi tüm yurttaşlara yapılmıştır. Biliyoruz.
Öte yandan siyasi iktidar bugüne kadar halktan topladığı vergileri, deprem yardımlarını ne yapmıştır hesap vermelidir? Ne zaman bugüne kadar toplanan Deprem vergileri, bir çok bakanlıktan fazla bütçesi olan Sarayın bütçesi bölge halkının hizmetine açılacaktır. Bekliyoruz.
Tüm ülkede, tarım alanlarını imara açarak hem gıda kaynaklarımızı yok ettiniz hem de canlarımızı yitirmemize sebep oldunuz.
İmar barışı adı altında, kaçak, ruhsatsız yapıları, iflasına sebep olduğunuz ülke ekonomisine üç kuruşluk kaynak sağlamak için legal hale getirdiniz. Üstelik bu aymazlığı bir müjde gibi sundunuz, reklam kampanyalarıyla duyurdunuz.
Deprem bölgesinde, sivil ve üniformalı kişilerce, insanlığa karşı bir suç olan işkencenin, kötü muamelenin hesabını sorduğunuza, şüpheliler hakkında adli sürecin başladığına ilişkin bilgi sunmadınız.
Deprem mağduru sığınmacıları ve mültecileri hem bölgede, hem de zorluklarla ulaştıkları kentlerde yok saydınız, kamu hizmetlerinden yararlandırmadınız, yardımları esirgediniz.
Gerçeklerin dile getirildiği sosyal medya ağlarını engelleyerek, düşünce özgürlüğünün ayrılmaz parçası olan ifade özgürlüğünün önüne set çektiniz, enkaz altında konumlarını iletmeye çalışan yüzlerce kişinin ölümüne sebep oldunuz.
20 yıldan fazla süredir iktidarda olan siyasi erk , bu noktada , tüm devlet yapılarının içini boşaltmış ve bu nedenle de yurttaş böyle bir doğal afette devletsiz kaldığını görmüş ve anlamıştır.
Bu büyük felaketin altından bizler ülkemizin insanı , aralarındaki yardımlaşma ile kalkacaktır. Enkazın altından Türkiye Cumhuriyeti Devletini de çıkaracak ve yeniden inşa edecek , demokratik laik , hukuk devletini tekrar tesis edecektir. Ama 20 yıldır devletin içini boşaltanları ve yurttaşlarımızı , ölüme ve sakatlığa ve tüm ülkeyi hazin bir çöküşe götürenleri asla affetmeyecektir.
OHAL İlanı kaldırılmalı, bölge Afet alanı ilan edilmelidir.
AFAD tarafından kayyum yoluyla el konulan yardımlar ilgili kuruluşlara geri verilmeli, gönüllü kuruluşların yardım faaliyetlerine yapılan tüm engellemeler kaldırılmalıdır.
En kazlardaki deliller devlet eliyle yok edilmemelidir, çünkü hesap soracağız.
ACILIYIZ! ÖFKELİYİZ! AFFETMEYECEĞİZ!
Buradan haykırıyoruz:
Tüm bu acıların yaşanmasına sebep olan, gözünü daha fazla kazanç daha çok kâr hırsı bürümüş müteahhitlerden, denetim görevlerini yerine getirmeyen kamu görevlilerinden, rant düzeninin mimarı olan siyasal iktidarın temsilcilerinden
HESAP SORULACAKTIR.