İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından 13.03.2015 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe konan “Yürürlükteki 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planlarında sadece kat adeti belirlenmiş imar adalarında, planlarda yeni bir düzenlemeye gerek kalmaksızın yürürlükteki imar yönetmeliklerinin tariflediği yüksekliklerin uygulanmasına” kararın, kentimizi güneşsiz, ışıksız, hava almayan kalitesiz mekanlara mahkum etmeye başlayacağı konusunda uyarmıştık.
Kordon ve Körfez kıyılarında kentlilerin “Çin Seddi” benzetmesiyle tanımladığı mevcut 24.80m. olan yapı yüksekliği bu yönetmelikle artırılarak 31,7 - 35m.’ye çıkarılıyor. Yapı yükseklikleri Karşıyaka, Güzelyalı kıyılarında 8 katlı yapılar olan bölgelerde ve ana caddelerde 7 ve 10 m., 5 katlı bina bulunan sokaklarda ise 5 m. artırılmaktadır. Bu öngörüsüz, yalnızca ranta hizmet eden ve mevcut planları yok sayan dönüşüm, kent yaşamının bütününde niteliği 'yeniden' tahrip eden sonuçlar doğuracaktır.
İmar Kanunu eki yönetmeliklerde yapı yüksekliklerinin yol genişlikleri ile doğrudan bir ilişkisi vardır. Cadde, sokak vb. yol genişliklerini “Mekansal Plan Yapım Yönetmeliğine” uygun olarak artırmadan yapı yüksekliklerinin artırılması, imar planlarının öngördüğü yapı yüksekliklerinin yönetmelikle değiştirilmesi, İmar Kanunu’na, açıkça aykırıdır.
Bugün bu sorunlu kararın ilk somut örneği olarak Ticaret Odası binası mevcut kütlelerden yaklaşık 7 m. daha yüksek olarak projelendirilmiş, belediye tarafından ruhsatlandırılmış ve inşa süreci devam etmektedir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı bu tarihi hatadan dönmeleri için tekrar uyarıyoruz. Bu meclis kararı, yapılaşmış bölgelerde ilgili mevzuata uygun imar planı değişiklik ve revizyonları yapılmadan her yapı özelinde uygulanırsa İzmir yaşanamaz hale gelecektir.
Kent ve kentlilerin açıkça aleyhine olan bu durumdan, gerekli düzenlemeleri yapma irade ve becerisini gösterememiş, zaten kentsel estetiği, mekanı ve sağlığı olumsuz etkileyecek yükseklikteki yapıların daha da yükselmesine göz yuman Büyükşehir Belediyesi öncelikle sorumludur.
Bugün Kordon’daki ne Osmanlı ne de Erken Cumhuriyet döneminden kalan nitelikli tarihi dokuyu koruyamayıp çoğu zaman “Çin Seddi” olarak adlandıran yapılaşmanın önünü açanlar her zaman bu eylemleriyle birlikte anılmışlardır. Bu yapılaşmanın daha da yükselmesine neden olacak kararlara imza atanlar bu kadim kentin belleğinde onlardan daha iyi bir yer edinemeyeceklerdir.
Mimarlar Odası İzmir Şubesi
Yönetim Kurulu
07.06.2016